Hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamayı amaçlayan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanun hükümlerinin aradan geçen 20 yıl boyunca doğru uygulanmaması sonucunda ülkemizdeki sokak hayvanları sorunu içinden çıkılamaz hale gelmiştir. Hayvanları Koruma Kanunu 20 yıldır tartışma konusu olan ve neredeyse hiç kimsenin tümüyle hoşnut olmadığı bir kanundur. Bugünlerde ülkemiz gündeminde önemli bir yer işgal eden Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Komisyonlarında görüşülmeye başlamıştır.
Eksikleri olsa da her canlı için doğal bir hak olan olduğu yerde yaşamayı hayvanlar için garanti eden 5199 sayılı Yasa ne yazık ki sokaklarda yaşayan kent hayvanlarının popülasyonunun (bizatihi kendileri ve insan dahil diğer canlılar yararına) kontrol edilmesi için yeterli olmamıştır. Kuşkusuz bu eksiklik yasadan çok uygulamadan, daha doğrusu yasayı gereği gibi uygulamamaktan, uygulamamaktan kaynaklanmaktadır. Kent hayvanlarının aşılanıp, tedavileri yapılıp kısırlaştırılarak alındığı yere bırakılmaları için yerel yönetimler yükümlendirilmiş ancak bakımevleri için uygun arazi temini, yeterli maddi kaynak ve personel (veteriner hekimler ve yardımcı personeller) tahsisi gibi sorunlar çözülememiştir. Görev verilmiş ancak kaynak verilmemiştir. Belediyelerin büyük çoğunluğu hayvan bakımevleri kurmak ve rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek için kaynak ayırmamışlar, ayırdıkları kaynakları başka amaçlar için kullanmışlar, gerekli denetim süreçleri işletilmemiştir. Birçok belediyenin veteriner işleri müdürlükleri hala bulunmamakta, olanların bazılarında da yeterli sayıda veteriner hekim ve yardımcı personeli istihdamı maalesef yoktur.
Hayvanseverler. hayvan hakları savunucuları; yasanın daha koruyucu olmasını, yaşamdan yana iyileştirilmesini talep ederken, yürürlükteki yasanın 6 ncı maddesinde yer alan “Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır” hükmündeki güvenceden taviz vermek istememektedirler.
Sokağı tarafından benimsenmiş ve o sokağın, mahallenin bireyi haline gelmiş bu canlıları, mevcut yerlerinde koruyup buralarda tutmak en doğalı ve doğrusudur. Popülasyonu azalacak mevcut kent hayvanlarının yeri, kontrolsüz olarak çoğalacak olan fare ve sıçanlar tarafından doldurularak, başka sorunlar ortaya çıkacaktır. Öldürerek bir sonuç alınamayacağı açıktır. Bunu geriye döndürmenin bir yolu olmayacaktır.
Yeni yasa değişikliğinde;
- Belediyelerin yürürlükteki kanunda yer alan ‘kısırlaştır, aşıla, işaretle ve yerine bırak’ hükmünün gereğini yapması, şikayet gelmedikçe duyarsız kalmaması, bu konuya gerekli bütçeyi ayırması, veteriner hekim istihdam etmeleri için gerekli düzenleme yapılmalıdır.
- Sahipli hayvanların da kısırlaştırılmasını zorunlu getirilmeli, aksi halde bu hayvan sahipleri üretici olarak kabul edilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
- Uygun alanlar belirlenerek, bu alanlarda sahipsiz kent hayvanları için yaşam imkanlarının sağlanması için gerekli düzenleme yapılmalıdır.
- İmkanı olan belediyelerin veteriner hekim odalarıyla protokoller yaparak serbest hekimleri de bu sürece dahil ederek çok kısa sürede popülasyonu azaltacak ve soruna köklü çözüm bulunacak yöntemler konusunda gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
- Belediyelerin diğer belediye sınırlarına köpek bırakmasının engelleyecek, hala durdurulamayan ve kontrol altına alınamayan hayvan ticaretinin de (üretim başta olmak üzere) kontrol altına alınmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
- Uzun süreli tedavi gerektiren veya tedavi edilemeyen viral hastalık taşıyan hayvanlar belediyelerin kısırlaştırma sistemini yavaşlatarak, kapasiteyi düşürdüğünden Belediyelerin sadece kısırlaştırma yapması için düzenleme yapılmalıdır.
- Sahiplendirilmeyi özendirecek, sokaktan yetişkin bir hayvanı sahiplenmek isteyen için kayıt ve çip uygulaması kolaylaştıracak düzenlemeler yapılmalıdır.
Toplumun tümünü ilgilendiren ve büyük kısmının bir şekilde sürece dair fikrinin olduğu, hayvan ve insan sağlığı açısından önem taşıyan yasa değişikliğinin tüm tarafların; öncelikle veteriner hekimlerin, hukukçuların, hayvan hakları savunucuların görüşlerine uygun olarak yapılmalıdır. Veteriner hekimlerin sesi haklarında karar verilecek hastalarının ve toplumun vicdanının sesidir. Kaybedecek zaman yoktur.
Bu süreçte çok önemli bir noktanın altını da kalın çizgilerle çizmekte yarar var, veteriner hekimler; hayvanları sağlıklı bir biçimde yaşatmak için eğitim görmüşlerdir ve bu eğitimin sonunda mesleği deontolojik ilkelere uygun bir biçimde icra etmek, toplum yararını gözetmek, kamu ve çevre sağlığını korumak için yemin ederek mezun olmuşlardır. Veteriner hekimler için öncelikli olan hastasının ızdırabını dindirmek, onu sağlığına kavuşturmaktır. Hekimlik bu yeminin bir an bile unutulamayacağı, vicdana en çok gereksinen kutsal bir meslektir. Sonuç olarak bir hayvanın uyutulmasına karar verebilecek tek kişi veteriner hekimdir, onun da yegâne kıstası hastanın dindirilemeyecek acısıdır. Yapılacak yasa değişikliğinden toplum vicdanı yara almadan hızlı vazgeçmek en doğrusu olacaktır.